Pages

14 Şubat 2014 Cuma

Film Yorumu : Vampir Akademisi


Bir kitap kurdunun en acı verici olayı; kesinlikle, favori kitap serisinin, filme dönüştürülmesi ve her ne kadar sıfır umudu olsa da merakından kendini sinemaya sürükleyip, hayal kırıklığı ile geri dönmesidir. Aslında Kemikler Şehri'nden sonra ön yargılı olmamaya çalıştım kitaptan uyarlanan filmlere. Ateşi Yakalamak'a öyle gittim ve gayet de memnun kaldım. Ama Vampir Akademisi... Yapmayın, cidden. Daha ilk oyuncuların seçiminde hayranları hayal kırıklığına uğratan ve Mean Girls'in yönetmenin üstlendiği bir filmden bekletimin olması imkansızdı. 

VA kesinlikle favorilerimden. O serinin yeri bende çok ayrı. Feci hasta olduğumda bile elimden bırakmadığım bir seri ki karakterlerinin hepsine ayrı bir hayranlığım var. Team Ivashkov'um diye Belikov'u görmezlikten gelenlerden de değilim. O yüzden serimi mahveden filme burada rahat rahat sövebilirim. Benim işim bu. Ya filmi yükselteceğim ya da yerden yere vuracağım. Ve şeey, bu sefer yerden yere vurma zamanı.

Filmin konusundan bahsetmeyeceğim çünkü kitaba çok sadık kalınmış. Her sahne hemen hemen vardı. Hatta çoğu replik bile vardı. Ben izlerken "Heh evet şimdi bunu söyleyecek." diyordum. :D Her zaman dediğim gibi ; sanki senaryoyu önceden okumuş gibiydim. Amaaa bazı sahneler vardı ki "ciddi misiniz ?" dedim. Hani senaristler kurguya biraz yenilik katalım falan demişler ama resmen batırmışlar. 
Şunu itiraf edeyim ; dünden beri bir heyecan vardı içimde. Sonuçta VA'nın filmi ya ! Ben bu seriyi lise hayatım boyunca okudum. Resmen onunla beraber büyüdüm. Heyecanımın olmaması imkansızdı. Hatta filme, seriye başlamamı sağlayan en yakın arkadaşımla gittim. Sinemadaki o koltuklara oturunca bir heyecanlandık ki... Hem stres hem heyecan. Film başlarken biz çikolata kemirmeye başladık. :D 

Filmle ilgili diyecek çok şeyim var. Bir kere ben oyuncu seçimlerinde sadece Christian Ozera rolünü üstlenen Dominic Sherwood'u çok uygun bulmuştum. Onun yüzünden filmde Team Ozeracıyım. Diğer oyuncuları karakterlere yakıştıramadığım için bir türlü ısınamamıştım. Ama Rose'u oynayan Zoey Deutch'a haksızlık yapmışım. Fiziksel yönden olmasa da tipik bir Rose Hathaway olmuş. Filmdeki esprileri ve mimikleri çok hoşuma gitti. :D Lissa'yı oynayan kızı hiç mi hiç sevmedim. Kızın ses tonu bile itici. Daha sempatik, sevimli bir Lissa bulamamışlar mı ? Bayan Karp'ı oynayan kadına hayran kaldım. Ve onun Claire Foy olduğunu öğrenince ayrı bir şok yaşadım. Karaktere cuk oturmuş.  Dimitri Belikov'a gelirsek... Sanırım bu konuda acımasız olacağım. Seriye başladığımdan beri aklımda hep Belikov olarak Ben Barnes vardı. (Arkadaşım sağolsun.) Ama seçtikleri oyuncu, Danila Kozlovsky bir karakteri bu kadar mı berbat oynar ? Zaten adama uzun saç hiç yakışmıyor. (Kısa saç cidden yakışıyor.) Oradan kaybetti. Mimikler desen... Benim tanıdığım Dimitri çok sırıtan biri değildi. Sert yapılı ve soğuk tipli biriydi. Danila hiç spor salonuna gitmiş mi acaba ? Kol kasları tamam da, sırt kısmını n'apcaz ? Çok detaya girdim biliyorum ama kitapta Dimitri öyle bir anlatılıyor ki insan ister istemez Tanrı gibi bir adam bekliyor karşısında. Danila çok iri yarı kalmış. O iriliği kaslardan oluşsaydı çenemi kapalı tutardım, cidden. Ama ne yazık ki Danila karakterimizin içine etmiş. Ben Barnes olmadı ama daha uygun birini bulabilirlerdi. Yapımcılara, yazara ve yönetmene söylenecek çok söz var ama burada bitireceğim. :D

Filmde çok itici, alakasız ve 'sırıtan' sahneler vardı. Onları izlerken habire gözlerimi devirdim. Mean Girls yönetmeninden ne beklenebilir ki ? Oraya bir aksiyon veya fantastik yönetmeni koyulsaydı bambaşka bir film izliyor olurduk. 

Filmin ilk yarısında zaten habire içimden söylendim. "olmamış, ah hayır, bu böyle miydi, cidden itici..." Sonra ikinci yarıda dik oturmaya başladım. Çünkü cidden heyecanlı ve güzeldi. Bu sefer haklarını yiyemem. Son dakikalarda resmen bombaları patlatmışlar. Son sahnede kahkaha bile attım. Ve Zoey'i çok daha sever oldum. Rose'u bu kadar mı güzel oynar bir insan ya... Filmin sonunda zaten devam filmin geleceği bariz belirtilmiş.
Benim aklım hala son sahnelerde. Her ne kadar olayları bilsemde izlemesi çok farklı geldi. Asıl ironik olan ise ; ilk kitap benim için vasattı, baya okumamak için süründüm. Sonlara gelirken elimden bırakamamıştım ve serinin bağımlısı olmuştum. Aynı şeyi, farkında olmadan filmde de yaşadım. İlk yarısından sinirden delirecektim ama ikinci yarıda filme bağlandım. Ve son sahnede zaten olmuş gibi falan dedim. Umarım ilerleyen filmlerde toparlarlar ve kurgunun daha karanlık taraflarını görürüz. Çünkü cidden değeri hakkeden bir seri. Filmin geneli vasat olsa da dediğim gibi son sahne dengeleri değiştirdi. Hatta biterken falan "ııı biraz daha devam edebilirdi" bile dedim içimden. Tabii devam etmesi için diğer karakterlerin oyuncu seçimleri olacak. Ve ben Adrian Ivashkov'u filmde görmek istemiyorum ! Yapımcılar Belikov'u bu kadar berbat seçtilerse Adrian'da ne yaparlar... bilemiyorum ve görmek de istemiyorum.

Filmi çok mu yerden yere vurdum, bilemiyorum. Benim görüşlerim bunlar. Bir VA delisi olarak bunları söylemem hakkım. Hoş, zaten filmden beklentim yoktu. Tek sevdiğim sahneler Ozera'nınkilerdi. Onun rolünün hakkını vereceğini biliyordum ve beni hayal kırıklığına uğratmayan tek oydu. Ah, bu arada dövüş sahnelerine bayıldım. Rose'un hareketlerine aşık bile oldum diyebilirim. The best gurl !
 Filmde Team Ozera, kitapta Team Ivashkov. Sevdim bu işi. :D


Filmi bir daha izler miyim ? Valla, sinema koltuğunda otururken "bu filme nasıl para verdim ben, paramı geri istiyorum" diye mızmızlanıyordum ama çıktığımda "hmm internete düşsün de şu son sahneleri bir kere daha izleyeyim" dedim. Çok çelişkili bir durum. :D Umarım'lı bir yorum yapmayacağım. Her şeyi akışına bırakıyorum. Ben kitaplarımla mutluyum. Bir kitap kurdu, sevdiği kitabın filmine sıfır umutla da gidebiliyormuş. Bunu kanıtladım.

Şimdilik bu kadar. Adrian Ivashkov oyuncusu açıklanana kadar rahat rahat uyuyabilirim. :D

Sevgiler, öpücükler: Jane

2 yorum:

  1. Dediklerinin her harfine katılıyorum. Tek far ben kitapta da Team Ozera'ydım. Bu sebeple en yakışıklı karakterin en sevdiğim olması çok hoştu. Ellerine sağlık. Güzel yazı.

    YanıtlaSil
  2. Dediklerinin her harfine katılıyorum. Tek far ben kitapta da Team Ozera'ydım. Bu sebeple en yakışıklı karakterin en sevdiğim olması çok hoştu. Ellerine sağlık. Güzel yazı.

    YanıtlaSil