Pages

14 Ekim 2015 Çarşamba

Kitap Yorumu: Maddox Serisi 2 - Tatlı Yalan / Jamie McGuire


Merhabaaa

Hazır çok enerjiğim Türkçe'yi de unutmadım bari blog'a yazayım dedim. Söylediklerimde ciddiyim valla. Haftanın ilk dört günü bana Türkçe'yi unutturuyor. İngilizce hadi neyse de Rusça ruhumu emiyor. Ben de dilimizi unutmamak için kitap okuyorum. :P Kendimi nasıl da teselli ediyorum ama. Cidden halimi görseniz gülersiniz sanırım. İngilizce dersinden çıkıp, yabancı dizi izliyorum. Rusça dersinden çıkıp kitap okumaya devam ediyorum. Böyle diller karıştı. Artık kekelemeye, kendi dediğimi anlamamaya başladım. Sonum hayırlı olsun. Amin.

Gelelim kitaplara... Ya yeni yıl gelmeden müthiş kitaplar yorumlayacağım. Birkaç sürprimizim de olabilir ama benim tembelliğime ve zamanıma bağlı. :D Bunları düşündükçe kendi kendime heyecan yapıyorum. Neysem. Sıradaki kitaba geçeyim. Çünkü anlatmak için sabırsızlanıyorum.

Öncelikle bu seriyi bilmiyorsanız hemen Tatlı Bela, Ayaklı Bela, Belalı Düğün, Tatlı Sır ve hemen ardından bu kitabı okuyun. Sıralama bu şekilde. Spoiler yemeyiniz.

Maddox erkeklerini severim, bilirsiniz. Bayadır favorilerim arasındalar. Yeni kitapları çıktı mı almak için sabırsızlanırım falan. Ama bu kitabı yani Tatlı Yalan'ı özel olarak bekledim. Çünkü Thomas Maddox bir FBI özel ajanı. Ayaklı Bela'da bu bilgiyi öğrenince 'hemen bana Thomas'ı verin' demiştim. Çünkü cidden FBI konulu her şeyi seviyorum. Ve o gün geldi. Kitabı okudum bitirdim. Ve bir şey diyeyim mi ? Travis'den sonraki favorim Thomas oldu. Tatlı Sır'da Trenton'ı da sevdim. Çok komik, hayat dolu bir Maddox. Ama Thomas bana daha bir tık önde geldi. Sanırım mesleğinden dolayı. 

Maddox serisinde, önceki kitapta Trenton ve Camille çiftini okumuştum. Kitabın sonundaki sürpriz böyle ağzımı açık bırakmıştı. Camille, meğersem gizliden gizliye Thomas'la berabermiş. Falan filan derken her şey ortaya çıkmıştı ve Trenton'la Camille olmuştu. Thomas da kalbi kırık San Diego'ya işine dönmüştü. Ve sonrasındaki olaylar Tatlı Yalan'la devam ediyor.

Bu seferki kadın karakterimiz Liis. Kendisi de bir FBI ajanı. Onun görevi daha çok çevirmenlik. Terfi etmek için elinden geleni yapan biri. Geçmişinden kurtulmak için ve özel istekle bir işe çağırıldığı için San Diego'ya gelir. Elbette onu çağıran Thomas'tır ama Thomas, Liis'i işe başlamadan önce kim olduğunu falan hiç bilmez. 
Tanışma sahneleri ve sonrasındaki olayları anlatmamam en iyisi sanırım çünkü spoiler olabilir. :D Okurken baya gülebilirsiniz. Aslında ilk başları çok klişe geldi. Gözlerimi devirerek okudum ve 'bu kitap bitmeyecek sanırım' dedim ve avcumu yaladım. Valla müthiş bir kitaptı. Maddox erkeklerin bir arada olduğu sahneleri özellikle ikizlerden Taylor'ın olduğu sahneleri kahkaha atarak okudum. Bu kadar mı hem kaba hem sempatik olurlar. Thomas, onlara göre biraz daha ağır başlı ama onun çekiciliği yetiyor zaten. *salya akıntıları*

"Aşk, tahminler ya da davranışsal belirtilerle ilgili değildir. Sadece olur ve senin, onun üstünde bir kontolün yoktur."- Thomas

Tahmin edersiniz ki Liis ile Thomas arasında bir şeyler olacak ama kitabın son sayfasına kadar hep tartıştıkları bir konu var: "Thomas, henüz Camille'yi unutmuş değil."
Gerçekten öyle. Bazen beni de sinir etti ama birini unutmak o kadar kolay olmasa gerek. Liss de öyle mıymıy bir kız değil. Mesleğine aşık, ağzı laf yapan, inatçı ve kendinden emin biri. Thomas'la öyle güzel bir baş ediyor ki... Ayakta alkışladım. 

Bunların dışında yan karakterleri ve ofisteki ortamlarını çok sevdim. Liis, gelir gelmez hemen kanka yaptı kendine. Val. Kadın çok komik. Onunla ilgili bir bilgi öğreneceksiniz. İnanamadım. :D Kitap hem komik hem olaylı hem de aşkla ilgili biraz dramlı ama seriye yakışan bir Maddox kitabı olmuş. Severek okudum. Maddox erkeği bu. Boru mu...

İşte böyle. Fırsat buldukça okuduğum, bana göre çok komik bir kitaptı. Seriye devam ediyorsanız kesinlikle okuyun. *-*

Kocaman sevgiler, öpücükler: Jane

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder